Gece İzlemelik Oyun #2 | Outlast & Whistleblower DLC

İnsanlar garip canlılar. Kendilerini eğlendirmenin değişik yöntemlerini buluyorlar. Kimi kolezyumda aslanların gladyatörleri parçalamasını i...

29 Şubat 2020 Cumartesi

Kırtasiye Alışverişi!

Merhaba, büyük ihtimalle videodan buraya swatchlara bakmaya geldiniz. ;) Lafı uzatmadan hemen fotoğraflara geçiyorum. Buralarda kapsamlı bir kırtasiye olmaması da üzüyor...

 







  




11 Ocak 2020 Cumartesi

A101 Alışverişi

Dün, finallerimizin bitmesi itibariyle arkadaşlarımla yemek yemeye gittik. Restoranın yanında A101 olunca bir girip gezelim dedik ve ben de aşağıdaki şeyleri aldım.

Öncelikle bu iki lisanslı Frozen ve Barbie kalem+silgi setini aldım. Barbie'liyi kardeşime, Frozen'lıyı kendime aldım. Karakterlerimizin arasında benzerlik olmamasına rağmen Elsa ve Anna abla-kardeş oldukları için bu kalemlere bakınca aklıma ben ve kız kardeşim geliyor.



Bu not defterini gördüm sonra, desenini çok beğendim ve "Sen benimle geliyorsun." dedim. :p


Kardeşim A101'in kataloğunu bana atıp bu bardakların yeniden geldiğini söyledi. Daha önce yazın İstanbulda'yken bunun mavi, üstünde papağan türlerinden biri olduğunu tahmin ettiğim kuşlu bardağı vardı fakat onu hem valizde yer kalmadığı hem de İstanbul'da da bardağım olması için almadım yanıma. Hepsini buraya toplayınca orada içecek bardak kalmıyor çünkü. Bu sefer de flamingolusunu aldım. ♥


Son olarak L'oreal'in bu şampuanını aldım. Aslında ilk çıktığında alacaktım fakat o zaman Watsons'da 21 liraydı, çok bulmuştum. A101'de 520 ml'sini 15 liraya görünce artık almam lazım dedim. Zaten şu an kullandığım şampuan bitmek üzere. Arkadaşıma sorduğumda gerçekten uzattığını söyledi. Merakla kullanıp, görüşlerimi başka bir yazıda yazacağım. Bakalım cidden uzatacak mı?

Aldıklarımı beğendiniz mi? Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.






1 Ocak 2020 Çarşamba

Resimli Kitap Alışverişi

   Sevgili okuyucularıma merhaba. Bugün insanlık için küçük, benim için büyük olan bir kitap alışverişi yazısıyla karşınızdayım. Küçüklüğümden beri, annem okumayı çok sevse de bende öyle bir heves hiç olmadı. Okul hayatımda da -özellikle lisede- sıra arkadaşım günde en az bir kitap bitiren biriydi, o sıralar az çok özensem de kitap okumayı alışkanlık haline dönüştürecek kadar etkili olmamıştı üzerimde. Kitap çok az okumamın sebeplerinden biri aşırı seçici olmam, konu veya karakterler istediğim gibi değilse o kitabı okumak istemiyorum. Kendi kitabını yaz o zaman, diyorsanız; yazıyorum zaten ama ben de diğer insanlar gibi bir şeyler okumak istiyorum artık. "Kitabı kapağına göre yargılamak" diye bir söz var ya, işte ben kitabı arka kapağına göre yargılayanlardanım. O bir paragraf benim o kitabı okuyup okumayacağıma karar veren unsur. Son zamanlarda, özellikle şu iki yılda bu huyumu zorlayarak da olsa yumuşatmaya çalışıyorum. Genelde dünya klasiklerine veya çok tanınmış serilere kaysam da daha az bilinen yazarlardan kitaplar almaya çalışıyorum. İleride burun kıvırıp yüz ekşittiğim kitapları bile okumayı planlıyorum, bakalım. Hele Türçe/Edebiyat derslerinde zorla okutulan kitaplardan nefret ederdim. Hala ediyorum... 



Bu alışverişte dört kitap aldım toplamda, yukarıda görüyorsunuz. Ben bir kitabı beğendiğim zaman ona takıyorum, kalbimde kalıcı bir yere sahip oluyor ve bulabildiğim tüm değişik basımlarını alıyorum aynı kitabın. Buradaki üç kitap zaten sevdiğim eserler. Benim için yeni tecrübe olanı "Kimsenin Freya'dan Haberi Yok". Şimdi detaya geçelim. ;)



Güzel ve Çirkin'i genel olarak çok severim. Gerek Disney versiyonunu, gerek Vincent Cassel ve Léa Seydoux'lu 2014 versiyonu olsun bayılıyorum. En çok sevdiğim masaldır kendisi. Stockholm sendromu temasını veya sorunlu erkek temasını sevmemle de alakalı olabilir tabi. Drama, acı, göz yaşı seviyorum kardeşim ne yapalım. :) Bu kitap resimli, resim yapmayı çok seven biri olarak hem sevdiğim kitabı okurum hem de çizim tarzı olarak esinlenirim diye düşündüm. İnce bir kitap çok kalın değil fakat önemli yerleri çıkarmamışlar. Çocuk Gezegeni'nin bastığı bir kitap, doksan dört sayfa. Aşağıda birkaç çizimini paylaşacağım kitaptan.







Aldığım gün oturdum ve hemen bitirdim, kapağı tırtıklı bir yapıya sahip, baklava deseni kesimli. Tırnaklarımı sürtmek çok hoşuma gidiyor bu da böyle gereksiz bir bilgi olsun.



Sıradaki Aynanın İçinden. Bu da Çocuk Gezegeni yayın evinden. Alice'in iki Tim Burton filmini ve Disney filmini izlememe rağmen hiçbir kitabını okumadım. Birinci kitabı almak istemedim, zaten ezberledim artık ne olduğunu. American McGee'nin Alice'ini de daha çok sevdiğimden, Aynanın İçinden'i almanın bana daha uygun olacağına karar verdim. Bu resimli dünya klasikleri serisinden başka kitaplarım da var, onları da başka bir yazıda tanıtırım İleride olursa çocuklarıma da güzel bir hediye olacağını düşünüyorum.





Kesin boyarım ben bunları. :)



Gelelim Küçük Kadınlar'a! Filmini izlemiştim ergenliğimde tesadüf eseri olarak. Tahminlerimin hepsi doğru çıkmıştı ve çok beğenmiştim. Bu yüzden kitabını da almak istedim. Çocuk kitabı olduğu için eksik tabi ki, ama benim maksadım bunları koleksiyon yapmak. Daha sonra tam metin almayı düşünüyorum.





Ve gelelim son kitabımıza... Sevdiğim klasiklerin dışında olan, "normal" bir kitap.



Önce arka kapaktaki açıklamayı yazayım buraya, sonra ben de birkaç bir şey söyleyip yazıyı bitireceğim.

"Ölüme doğru ilerlerken bildiklerinden vazgeçer miydin? Annesi yaz tatilini geçirmek için onu küçük bir İngiliz kasabasına götürene kadar on altı yaşındaki Jess Tennant daha önce hiçbir akrabasıyla tanışmamıştır. Annesinin bu kararı şaşırtıcıdır ancak daha da şaşırtıcı olan şey, kasabanın Jess'e karşı olan tepkisidir. Nereye giderse gitsin, insanlar Jess'e adeta bir hayalet görmüş gibi bakar. Aslında bu bir bakıma yanlış da sayılmaz çünkü kasabaya gelmeden kısa bir süre önce kendisine tıpatıp benzeyen kuzeni Freya ölmüştür.
Jess, asla tanımadığı kuzenine karşı garip bir bağ hisseder. Ancak Jess, Freya'nın yaşarken sakladığı sırları ne kadar çok öğrenirse, Freya'nın ölümü o kadar şüpheli görünmeye başlar. Ortada kesin olan bir şey var ise o da bu tatilin güvenli ve sıkıcı olmaktan çok uzak bir yaz tatili olacağıdır."

Eveeeeeet, daha önce hiç okumadığım bir tür; gizem ve cinayet. Öncelikle şunu söylemeliyim ki bulursanız alın bu kitabı. Gayet sürükleyici ve bir ergen ağzından anlatıldığı için sıkılmıyor adeta kitabın içine giriyorsunuz. Port Sentinel'de -kasabanın adı- adeta gezindim. Tabi bu benim hayal gücü yüksek biri olmamdan da kaynaklanabilir, o kadar detaylı betimleme yok kitapta. Kuzeniyle çok yakın bir insan olarak Jess ile Freya'nın daha önce hiç tanışmaması ve tanışamadan Freya'nın ölmesi, içime öküz gibi oturdu yalan söylemeyeceğim. Böyle bir şeyin başıma gelmesini düşünemezdim bile. Allah Dilara'ya uzun ömür versin. :D
Karakterler olabildiğince gerçek yazılmış. Hiç kimse beyaz olmadığı gibi, tamamen siyah da değil. Herkesin kusurları da göz önünde, iyi yanları da. Şu anda iki yüz on dokuzuncu sayfadayım, vakit buldukça ilerliyorum. Kitap on dokuz bölüme ayrılmış. Bölümlerin ismi yok. Katilin kim olduğuna dair bir tahminim var, eğer tahmin ettiğim gibi çıkarsa bu kitap benden 10/10 alır.
Bu kitabı okuyarak kendinizi Jess'in yerine koyup hayatta olan sevdiklerinizin değerini daha da iyi anlayın ve adaleti yerine getirmek için ne olursa olsun korkmayın.

Bir sonraki blog yazısında görüşmek üzere!