Gece İzlemelik Oyun #2 | Outlast & Whistleblower DLC

İnsanlar garip canlılar. Kendilerini eğlendirmenin değişik yöntemlerini buluyorlar. Kimi kolezyumda aslanların gladyatörleri parçalamasını i...

7 Ekim 2023 Cumartesi

Eskimeyen Oyun Tomb Raider Anniversary

 

Okurken dinlemenizi tavsiye ederim.

/!\ tikkat tikkat sayın gomşular, bu bir inceleme değildir, tşk /!\

Bundan on, on beş yıl önce yazları dedemlere ziyarete gittiğimizde babamla dayım buluşur buluşmaz en trend veya yakında çıkacak olan oyunları konuşur, tartışırlardı. Bazen diğer akrabalar da gelir, dayımın odası tam bir man cave'e dönerdi ve içeri girmemek için kendimi zor tutardım. İlk kez 2010 yılında "skerm aq" diyerek girme cesaretinde bulunmuştum, AC II yeni çıkmıştı, Ezio çatılarda dolanıyordu. (Ezio'yu da hiç sevmem bu arada belki bir ara yazarım. He's overrated y'all sorry not sorry.) Kızacaklarından değil, saygımdan ve yaşım küçük olduğundan girmeye çekiniyordum, her neyse. TRL'yi zaten geçen sene oynamış olan babam, bu sene (2007) de bir TR oyununun çıktığını dayımdan öğrenince hemen oyunu kendi bilgisayarına alıp evde oynamaya başlamıştı. Tabii benim dünyadan haberim yok, oyuna direkt "Lara Croft" diyorum ve "Tomb Raider"ı "Tom Clancy" gibi bir adam sanıyorum. Babamın oynadığı odaya girmemle o tanıdık hisse yeniden kavuşmuştum: Yeni bir Tomb Raider yeni bir macera demekti ve ben bunu oturup izleyebilecektim. Harika bir şey lan!

Oldum olası başkalarını oyun oynarken izlemeyi sevmişimdir. Bu alışkanlık, çok küçük yaşlardan beri babam oyun oynarken kardeşimle beraber (Gerçi o sıkılıp giderdi ama neyse.) oturup film gibi onu izlemek, takıldığı yerlerde ona "rehberlik" etmekten geliyordu. Hala hatırımdadır odayı aydınlatan sarı ampulün ışığı ve TRA'nın arasındaki uyum (TRA bence "sarı" bir oyun.). Sanırım yaz tatili ve çocuk olmanın getirdiği şuursuzlukla o sıralar babamı pek izlememişim, çünkü fazla hatırlamıyorum. TRA ile biraz daha haşır neşir olmam bundan bir sonraki yıl LG X110'da oynamamla başlamıştı, tabii ona oynamak denirse. Lost Valley'de T-rex'e gelene kadar öylesine takılıyordum, 2022 yılında TRA'yı bitirmemle o travmamı yendim. 
Hoşt ulan!

Oyunları çok içselleştirmem ve düşmanların hakikaten beni germesi Tomb Raider üçlemesinin ilk oyunu Legend ile başladı, Anniversary'de T-rex'le tavan yaptı. Tee 2020 yılına kadar bu oyun korkumu yenememiştim, resmen üstüme özellikle devasa bossların gelmesi ödümü koparıyordu hiç şakam yok. 2020'de AC: Origins ile tanıştım, sonra bu korkuyu da yendim ama o başka yazıya. Outlast bile oynadım sonra o derece.

Konuya dönersek, TR ilk çıktığında bendeniz dünyada olmadığım için haliyle ilk reboot olan TRLAU evrenine denk geldim, bence çok da iyi oldu. Bu üç oyun resmen çocukluğum, aynı Lara'nınki gibi kolsuz mavi tişörtüm ve kardeşimin haki şortu vardı, onları sırayla giyer evde düşük bütçeli kospilav yaparak sanki Lara'ymış gibi koltuktan koltuğa atlardık (Lara'nın atlarken çıkardığı "Ha!" Seslerini de unutmazdık tabii, ses efektleri önemli sjdhkjsdg.). Bir de Lara'ya bu kadar yakınlık duymamın sebebi o yaşlarda ilk defa saçı ve gözü benim gibi kahverengi olan bir karakter görmemdi. Representation önemli cidden.

Anniversary'le olan geçmişimi anlattığıma göre şimdi günümüze dönelim ve neden bu oyunun yerinin bende ayrı olduğu konusuna değinelim. Legend'ı sayısız kere bitirdim, her şeyini ezbere biliyorum. Underworld o zamanlar kafamda kurduğum Lara imajına pek uymadığı için (Şu anda kesinlikle böyle düşünmüyorum.) çok üzerine düşmediğim bir oyundu. Çocukken oldukça fanatik düşüncelerim vardı ve bir Tomb Raider oyununun bu kadar "karanlık" olmaması gerektiğini falan düşünüyordum. Bir de yeni oyunlar gibi olma çabası vardı, mekanikleri falan değişmişti vesaire vesaire. Liseye giderken oynayıp bitirdikten sonra epeyce bir yüzüne bakmamıştım, ve şu an hala oyunun her şeyini hatırlıyorum. En sevmediğim özelliklerimden biri bu olabilir; izlediği dizi/filmi, oynadığı oyunu unutan insanlara imreniyorum valla, her seferinde ilk kez oynar gibi oh ne güzel.

İşte, işin tuhaf kısmı da bu. Anniversary'nin de her ayrıntısını hatırlıyorum, ama bu oyun bir başka. Beni sıkmıyor, walkthrough izlerken sanki ilk defa görüyormuş gibi atlatmadan, bunalmadan izleyebiliyorum, üzerinden zaman geçmişse tekrar indirip oynayabiliyorum. "At Dead of Night" yazımda bahsettiğim gibi gece uyurken oyun videoları izlemeyi seviyorum, sayısız gece art arda Anniversary'yi açtım izledim, yine sıkılmadım arkadaş. Bu oyunun garip bir büyüsü var, ha bu büyünün birazı bence orijinal Tomb Raider'da da var tartışmasız. Onun da walkthrough'unu sıkılmadan defalarca izleyebiliyorum ama Anniversary daha ağır basıyor. Müzikleri, ses dizaynı, haritaları, hikayesi. Tam bir magnum opus. 

İlk Tomb Raider'dan tut, veletken sayısız defa indirmeye çalışıp başaramadığım Angel of Darkness'a (İndirsem de oynayamayacakmışım, kontrolleri çok kötü.) kadar olan TR oyunlarının geliştiricisi Core Design önceleri Anniversary üzerinde çalışıyormuş, fakat ne yalan söyleyeyim Crystal Dynamics ile karşılaştırıldığı zaman CD, oyun mekanikleri ve genel olarak dizaynıyla çağ dışı kalıyor. İnternette videoları mevcut.

Sonrasında proje Legend ile büyük bir başarı yakalayıp seriyi adeta dirilten CD'ye (Ay bu da mı CD, CrD diyeyim bari.) devrediliyor ve bu mükimmil oyuna kavuşmuş oluyoruz. Çocukluk anıları bir yana, oyun cidden şu anki Survivor (Abi nefret ediyorum.) timeline'ının aksine "Evet ulan bu Tomb Raider." hissini dibine kadar veren bir oyun. Ayrıca da belirtmeliyim ki bence Lara'nın en güzel modellendiği oyun da bu. Sonra Underworld.
90'ların olmazsa olmazı kahverengi ruj.



Oyunda hem oynamayı hem de izlemeyi en sevdiğim yer hiç şüphesiz St. Francis Folly leveli. Antik Yunan'a ait yapıları ve mitolojik elementleri barındırması sebebiyle hiç sıkılmadan defalarca kendini oynatabiliyor ama Allah Mısır leveliyle Atlantis levelinin belasını versin sinir hastası olursun o derece. Aa, durun bu leveldeki çocukluk travmamı size göstermeyi unuttum!1!!!1bir!1!! 

Abi sizin için Türk diyorlar, doğru mu?

Karşınızdaaa sentorlar! Evet, yanlış görmediniz "T-rex dövdük ya canım yeter!" diyorsanız yanılıyorsunuz, sınırlı kampanyayla iki adet dev sentorun tekmelerinden kaçmanın hazzını artık siz de yaşayabilirsiniz. Bu Allah'ın belaları, kocaman olmaları yetmiyormuş gibi bir de alev topu atıyorlar, o da yetmezmiş gibi en haset ablaları kıskandıracak bakışlar atıp sizi taşa çeviriyorlar. Babamın burayı geçmek için bayağı bir uğraştığını hatırlıyorum, yerimde zıplaya zıplaya izlemiştim. O zamanlar hareket halinde kalırsam babamın boss'ları daha çabuk yeneceğini falan düşünüyordum, totem gibi bir şey auhgjksdg. Her neyse, yıllar sonra oynadığımda da yer yer beni çıldırtan bir boss'tu ama o yıllardaki babamın aksine tüyosunu bildiğim için pek zorlanmamıştım: Kancayla kalkanlarını yere düşürüp onlara doğru tutmak.

Enemies to lovers severiz.

Az kalsın Larson'ı unutuyordum. Bu ikisinin arasındaki sexual tension'ı yazsam roman olur... Larson'la Lara kısaca eskiden beri tanışan rakipler. Düşman diyorlar ama yemezler canım, adam resmen malum sahnede Lara'yı bilerek ıskaladı, kimi yiyonuz!1??!1? Anniversary'nin iyi yaptığı şeylerden biri de bu. İlk oyunu kopyala yapıştır yapmak yerine kendilerine özgün elementler de katarak oyunu ilgi çekici hale getirmiş Crystal Dynamics. Bunu level dizaynlarından tut karakterlerin yeniden şekillendirilmesine kadar görebiliyorsunuz. Larson'ın Lara'ya sataşması, o aralarındaki çekim vesaire çok iyi işlenmişti. Hatta ben mi kafamda kuruyorum ulan diye merak ederken TR forumlarını gezdiğimde çoğu fanın da  benim gibi düşündüğünü görmek mutluluk vericiydi. Neyse, AO3 yolu bana göründü...

Eski bir oyun olduğundan çoğunuzun bildiğini tahmin ederek konusunu bile anlatmamış olsam da, bu yazı incelemeden ziyade bir geçmişe dönme yazısıydı diyebiliriz. Bunca yıl zihin sarayımda yeri olan ve keyif aldığım bu oyunu sizlerle de paylaşmak istedim. Eğer ilk defa duyuyorsanız koşun ve hemen izleyin ya da oynayın! Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.