Gece İzlemelik Oyun #2 | Outlast & Whistleblower DLC

İnsanlar garip canlılar. Kendilerini eğlendirmenin değişik yöntemlerini buluyorlar. Kimi kolezyumda aslanların gladyatörleri parçalamasını i...

29 Kasım 2023 Çarşamba

Bu Üçlü Çok Güçlü: Favori Hint Dizilerim

 "Ayy, Hint dizisi mii..." dediğini duyar gibiyim sevgili okur, ama dur hemen önyargılı olma. İğneyi başkasına çuvaldızı kendime (milletime) batırma prensibiyle Hint dizilerinin -özellikle şimdiki- saçma sapan Türk dizilerine bin bastığını söylemem lazım.

Madhu ve RK

Hint dizilerinden ve Bollywood'dan elbette haberim vardı, fakat belli bir zamana kadar ilgimi çekmemişti. Liseye gidiyordum, 2015 senesiydi. Bir yaz gecesi (2015'in yaz geceleri kızlarla benim için efsanedir.) pek adetim olmasa da bir Hint filmi izlemeye karar vermiştim. Adı Aashiqui 2 (İki Aşık) idi. Hayır tamam Hintçe bilmiyorsun da e be Yağmur, "aashiqui" kelimesinin "aşık" olduğunu da mı anlamadın? Valla anlamamıştım, hatta bunu bir serinin ikinci filmi zannetmiştim. Ancak izledikten sonra jeton düşmüştü. HER NEYSE, toparlıyorum.

O film beni bayağı etkilemişti, hayatımda ilk defa bir filmin sonunda ağlamıştım. Şimdi izlesem ağlamam, o ayrı mesele. Hatta zamanda geriye gitsem on beş yaşındaki kendimin ensesine vurur "Buna mı ağlıyon lan?" diye gülerdim. Fakat o film benim kafamda bir şeyleri açmıştı; demek ki Bollywood dedikleri kadar vardı. Ya dizileri?
Bizim ailede furyayı babaannem başlatmıştı. Bayağıdır Hint dizileri izliyordu zaten ama 2016 yılına kadar hiç merak edip de "Ulan ben de bir bakayım." dememiştim. 2016-2018 yılları Kanal 7 için zirveydi bence. Hindistan'ı geç, dünya çapında pek çok hayran kitlesi edinmiş bilindik dizileri Türkçeye kazandırıp ekranlara veriyor ve bayağı da iyi reyting alıyordu. Can suyu gibiydi Hint dizileri adeta. Şu sıralar gördüğüm kadarıyla dizi bulmada biraz sıkıntı çekiyorlar ve daha çok Pakistan dizilerine yönelmişler. Hak vermem gerekirse tüm iyi dizileri zaten yayınladılar. Şu sıralar Hintliler de pek iyi dizi çekemiyor gibi. Yeni baktıklarımdan hiçbirine eski diziler gibi bağlanamadım, yirmi dakika civarında olmasına rağmen çoğunun ilk bölümünü bitiremedim bile. Neyse, umarım toparlanırlar ne diyelim.

Ne diyordum? Ha evet, 2016 yılı. Mevsimini hatırlamıyorum ama okul açıktı galiba, akşam odamdan çıkmış gezinirken televizyonda Kanal 7'nin açık olduğunu gördüm ve şöyle bir bakayım dedim. Aman tanrım o da ne? Bir Hint dizisi oynuyor ve inanılmaz derecede ilgimi çekiyor. İşte hem ilk Hint dizim hem de "kutsal üçlü"nün ilki: Yalancı Bahar veya orijinal adıyla Madhubala Ek Ishq Ek Junoon. (Madhubala Bir Aşk Bir Tutku) 

İlk defa Hint dizisi gören ben (temsili)

Şu an ilk defa bu yazıda görüp merak edip izleyecek olan biriyseniz valla sizi çok kıskanıyorum. İzlemek isterseniz Youtube'a yazın, Kanal 7 tüm bölümleri Türkçe dublaj olarak eklemiş, mis. Ah ulan nereden başlasam? Diziyi anlatmadan önce size ilişki dinamiklerine olan bakış açımı kısaca açıklamak istiyorum, böylece Hint dizilerini neden bu kadar sevdiğime anlam verebilirsiniz.

Öhöhöhö, şimdi benim bir lafım vardır: Fan shipping'te Ruslar, dizilerde Hintliler. Life is Strange oyununu bilenler Mark Jefferson'dan da haberdardır. Bir shipping yapılacaksa bu genelde Chloe x Max veya Nathan x Max olur. (Üzgünüm Warren.) İşte ben en başından beri Mark x Maxine shipliyordum ve Amerikan fanlarında bu azınlıktaydı, hatta shipleyenleri shameliyorlardı bile. Ruslarsa tam benim kafadan; sadece LIS değil nerede bir villain var adamlar orada. Niye bilmiyorum yaratılıştan mıdır "dark romance"e her zaman bir ilgim vardı. (Çok İngilizce terim yazabilirim, kb.) Power dynamics, age difference, enemies to lovers, forced marriage (iyi yapıldığında), love triangle vs. en sevdiğim tropelardan. Hint dizileri bu işleri çok iyi beceriyor. Çifte kumrularımız birbirinden nefret ederek başlıyorlar, zar zor aşık oluyorlar, binbir zorluğu da atlattıktan sonra kavuşuyorlar. Genelde ben bu kısımda ilgimi kaybederim, kovalamaca bitmiştir çünkü. Ama Hint dizileri burada bir çelme takıyor; genelde ya araya yeni birini sokarlar, ya çifti ayırırlar ya da baş rollerden biri hafızasını kaybeder ve böylece timeline "reset"lenir. Bu da yeni maceralar, yeniden flört aşamasına geçiş ve biraz entrika, biraz acı çekmek demektir. Yani benim için biçilmiş kaftan. Araya yeni soktukları ikinci erkek de genelde yakışıklı ve esas oğlanımızdan daha da kötü olur, ilgi çekici bir pozisyondadır (Rakip şirketin patronu, esas oğlanın kuzeni veya bir gangster.) yeme de yanında yat. Esas oğlan her zaman kalbimizdedir, kızımızın en sonunda onunla olmasını isteriz ama yine de ortalığın karışmasını izlemek keyiflidir. Yani güzel kardeşim, kan seviyorum, acı seviyorum, göz yaşı seviyorum, drama seviyorum KAOS- öhöm, neyse ana fikri anladınız.

O zaman gelelim ilk dizimizin konusuna. Zengin bir adamla evli olan Padmini, ilk çocuğuna hamiledir. Normalde bu sürecin heyecanlı olması gerekirken Padmini için adeta ölüm kalım meselesidir zira evli olduğu adam erkek bir çocuk istemektedir. İkinci defa bir kızı olursa işler hiç de iyiye gitmeyecektir. Eve gelen kahin Padmini'yi kız çocuğu doğuracağına dair uyarır ve en kısa zamanda evi terk etmesini tembihler. Padmini, kocasının ilk eşinden olan kızı Trishna'yı da alarak zalim adamın evinden kaçar.

Can havliyle bir film setine giren kadın, orada doğum yapar ve böylece kızı Madhubala bir sette dünyaya gelir. Büyüyüp bir kuaförde çalışmaya başlayan Madhu, ablası Trishna, annesi Padmini ve iki kıza adeta babalık eden aile dostları Shemshir Malik ve onun kız kardeşi Roma ile şirin bir mahallede yaşamaktadır. Madhu bir gün Mukund adında bir adamla tanışır ve birbirlerinden hoşlanıp kısa sürede nişanlanmaya karar verirler. Bir gece Mukund'a araba çarpmasıyla işler sekteye uğrar ve Madhu, nişanlısına çarpan kişinin ülkece ünlü aktör RK olduğunu öğrenir. Bir şekilde RK'i yalnızca üç günlük nezarete attıran Madhu, RK'in yeterli ceza almadığına inanarak olayın takibine devam ederken, RK de bu üç günlük esaretin bedelini ödetme yolları aramaktadır. Bir film setinde dünyaya gelen Madhu'yu ömrü boyunca yine bu setler yalnız bırakmayacaktır çünkü  RK'in saplantılı aşkıyla tanışmak üzeredir. 

Beni bu işlere bulaştıran, neredeyse her yıl en az bir kere tekrar izlediğim Allah'ın cezası dizi. Her yeni dizide burda bulduğumu arıyorum ama olmuyor tabii. Çok spoiler verip sürprizini kaçırmak istemem ama genel hatlarıyla söylemem gerekirse forced marriage, enemies to lovers, angst, obsessive love başlıca tropelarımız. Aşağıda anlatacağım diğer iki diziye göre bu dizi daha fazla romantizm içeriyor. Diğerlerinde başka olaylar da ön plana çıkarken bu dizimiz sadece Madhu ve RK ile alakalı. (Filler episodeları saymazsak, ama onu da Kanal 7 birleştirdiği için bir saatlik bölümde on dakikayı geçmez.) Kaçırılan bakışlar, kıskanmalar, aşk, tutku ne ararsanız var. EN önemli şeyi demeyi unuttum; slow burn. Hemen oldu bittiye gelmiyor *chef's kiss*. Kendisi bence bu üç dizinin içinde en karanlık olanı. İzleyince anlarsınız. Peki müziklerine ne demeli? Muh-te-şem. Hatta şimdi ekliyorum, bundan sonrasına dinleyerek devam edin. Belki siz de benim gibi bu diziyle Hint dizisi bataklığına düşeceksiniz, belli mi olur. ;)

Sürme de pek yakışmış

                                       

Pü Allah kahretmesin flash-back yaşadım.
Ve ikinci göz ağrım: Tatlı Bela veya orijinal ismiyle Iss Pyaar Ko Kya Naam Doon - Ek Baar Phir (Bu Aşka Ne İsim Koymalı? -Yeniden) Şimdi veteran bir Hint dizisi seyircisiyseniz bu dizinin essahının (evet essah) Barun Sobti ve Sarana Irani'nin başrollerini paylaştığı aynı isimli (Ek Baar Phir kısmı hariç.) dizinin bir spin-off'u olduğunu bilirsiniz. Bence pek bir alakaları yok, tek ortak noktası patron-çalışan ve yine enemies to lovers olabilir. Her nedense ben orijinal diziye pek ısınamadım, evet anlıyorum dünya çapında çok izlendi çok geniş hayran kitlesi var ama ben dizinin sonunu bir türlü getiremedim. Kanal 7 ölçü birimiyle ya beş ya da onuncu bölümde falanım yani hatırlamıyorum. Buysa daha çok hoşuma gitti
Shlok şimdi bana kızacak ama Küçük Emrah'a benziyn brz kardeşm dhfjsdf

Hemen konumuza geçiyorum. Canlı, neşeli ve geveze Aastha (Hemen soğumayın itici değil, valla bak öyle olsa ben izlemem.) huzur evine giderek büyükleriyle vakit geçirmeyi sever. Agnihotri Eğitim Grubu binayı yıkıp araziye okul dikmek istemektedir. Ailenin babası Niranjan, küçük oğlu Shlok'u işle ilgilenmesi için oraya yollar ve kumrularımızın yolları ilk defa orda kesişir-hatta çatışır. İki taraf da kendine göre haklıdır ve geri adım atmaz. Aastha'nın tapu dairesinde memur olan babası kısa sürede Niranjan'ın hedefi haline gelir ve rüşvetlerin ardı arkası kesilmez. Aastha işi medyaya taşıyınca Agnihotri ailesi suçlamalarla karşı karşıya kalır. Ailesinin, özellikle de babasının onurunun zedelendiğini düşünen Shlok bu sebep yüzünden Aastha'dan hiç hoşlanmamaktadır. 

Niranjan Agnihotri

Yanlış anlaşılmalar ve inatla başlayan ilişkileri, zamanla sevgiye dönüşür. Bu beklenmedik birliktelik Shlok'un annesi Anjali'nin onayından geçmez zira Aastha, Agnihotri ailesine göre bir gelin değildir. Nitekim Aastha'nın annesi de böyle düşünmektedir; aileye bir türlü kanı ısınmaz ama her iki ailenin de babaları bu evliliğe onay verir ve düğün gerçekleşir. Bu mutlu günün akşamında Shlok'un Aastha'ya ömrü boyunca unutamayacağı bir sürprizi vardır...
Bu diziye ayrı bir ödül vermem lazım çünkü kardeşime bile izletmeyi başardım

Bu dizi romantizmin yanı sıra sadece Hindistan'ın değil bence tüm toplumların sorunlarından olan aile içi şiddetli geçimsizlik, kadın-erkek eşitsizliği ve modası geçmiş abes adetleri de işliyor. Agnihotri ailesinin saçma gelenekleri karşısında aklınız durur. Bu dizinin de oldukça hoş title müziği var, hemen altta.
Nedense sadece kısaltılmış versiyonunu bulabildim, tam versiyonunu indirdiğime yemin edebilirim ama matrixte kayboldu galiba...


Eveet, gelelim en son bulduğum dizi olduğu ve anlatacağım durumlar yüzünden diğer iki dizi gibi baştan izlemediğim için bazı yerlerini unuttuğum Bıçak Sırtı'na. Orijinal adı Swaragini, isminden de anlaşılacağı üzere iki kadın başrole sahip. (benceyinedeesaskızswaraamaneysewhatdoiknow)

Swara

Swara ve Ragini iki küçük komşu kızdır. (Cidden. Evlerin damı bir.) Araları iyidir ama Ragini babaannesinin onlardan uzak dur uyarılarına anlam veremez. Yıllar geçer ve iki kız aslında aynı babadan kardeş olduklarını öğrenirler. "Ablam ablam" ayakları Ragini, Swara'nın manitasına aşık olana kadar devam eder. Şimdi bu diziyi yukarıda diğer dizilerin aksine biraz daha yorum yaparak anlatacağım. Bir abla olarak doluyum çünkü Ragini yılanına. (Adında hayır yok lan Nagini gibi amk.)
Püh senin gibi kardeşin abv.

Önce Swara ve Lakshya'dan bahsetmem lazım. Sözün özü Lakshya bir zengin bebesi. Popüler, yakışıklı ve tam bir şerrrrrrrrr-ay yüzlü temiz bir genç. Kızımız Swara'yla beraber okudukları üniversitede tanışıyorlar.
(edit büdüt: böyle değilmiş galiba, inanın hatırlamıyorum. Tek hatırladığım bir yerlerde okul ortamı da olduğu. Aklımda böyle kalmış 

¯\_(ツ)_/¯)


Lakshya'nın türlü oyun ve zorbalıklarına ses çıkaran Swara, Laksh'ın  radarına giriyor ve kırmızı kartı yiyor. (Ne Hana Yori Dango'su ayol sçmlama... .s.s) Şaka bir yana tanışmaları cidden HYD'yi anımsatıyor, hatta kendisine Hint BOF uyarlaması diyen salak diziye bin basar o sahneler. Asi gencimiz zamanla Swara'yı sevmeye başlıyor. (Yalnız çok temiz sevdi çocuk...) Ama bu akrabaların yüz karası Ragini, ablası ve Laksh'ı ayırmak için biriyle anlaşıyor. Düğün günü oğlan tarafına "Gidem de ablama mabette yardım edem ehe~" diyen Nagin- aman Ragini, ablasını köprüden nehre atıyor, sonra gelip Swara'yı alemci olarak gösteren videolarla tam düğün günü ortalığı karıştırıyor. Laksh üzgün, Laksh şaşkın, Swara ortalıklarda yok. Kendisi de enayi olduğu için kızın onu cidden bırakıp gittiğine inanıyor ve "Bana bir daha Swara Mwara demeyin aga!111!!1!!" edalarıyla ortamı terk ediyor. Yılan durur mu, bulmuş enayi koynunu e girecek tabii!
Swara & Lakshya

Peki Ragini'nin beraber Swara'nın kuyusunu kazdığı kişi kim dersiniz? Lakshya'nın adeta abisi gibi gördüğü kuzeni Sanskaar. Bunlar o kadar yakınlar ki, yenge ve amcalarına bile "anne" "baba" diyorlar. Kazığı siz düşünün. Sanskaar'ın da bu aileden intikam almak için haklı bir sebebi var ama onu da söylemeyeyim. Önceleri ne ailesi ne de Swara umrunda olan Sanskaar, sonraları bakıyor ki Ragini kendisinden de beter, Swara'ya Laksh hatrına yardım etme kararı veriyor ve ikisi anlaşma yapıyorlar. 
İlk izlediğimde Sanskaar bana RK 2.0 gibi gelmişti sdjklkadg

İkilimiz ailenin içine sızan ve Laksh ile evlenmeye çalışan Ragini'nin planlarını bozmak için deliller bulup karşı atak yapıyorlar. Vicdana gelen Sanskaar, Swara'ya kendini affettirmeye çalışıyor. Swara her ne kadar gerek yok dese de, Sanskaar zamanla Swara'ya aşık olmaya başlıyor.
Tatlı Bela ve Madhubala'daki yaş farkı çok büyük değildi. Doğru hatırlıyorsam TB'de Aastha 21, Shlok 27 falandı. Madhubala'da da RK 27 Madhu 23 yaşındaydı. Burada bayağı bir yaş farkı var. Swara 20, Sanskaar 33 mü 34 mü neydi. Lakshya'yı henüz unutamayan Swara, Sanskaar'a o gözle bakmıyor. Yaş farkının da etkisi var tabii. O zaman bu diziye age difference'ı yapıştırıyoruz hocam. 

Yani anlayacağınız bir ilk gerçekleşiyor ve ikinci adam olarak giren esas oğlan olup çıkıyor! Swara Sanskaar'ı her ne kadar birbirlerine çok yakıştırsam da, yine aklımın bir köşesi gerçekleşmeyen Lakshya&Swara sevdasında... Hele Laksh'ın depresif hallerini gördükçe insan düşünmeden edemiyor. Dizinin sonunda sanki hiçbir şey olmamış gibi Lakshya'nın Ragini'yle evlenmesi de şaka gibi. Sanki Swara'yı unutmuş ayaklarına yatıyor. O çocuk asla Swara'yı unutamaz, Ji Hoo'nun Jan-Di'yi unutamayacağı gibi. O yüzden en iyisi hiç bu işlere bulaşmamak *kıps*. Spoiler yedim diye üzülmeyin, Sanskaar ve Swara'nın birbirlerine aşık olmasını izlemeye değer. Bu da slow  burn tabii ki!

Ragini'nin yaptığı iğrençlikler, konuşma şekli, ses tonu da eklenince sinirden küplere bindim izlerken. Angelica da Eliza'yla aynı adama aşık oldu ama kız kardeşi için bıraktı. Bu kalkmış bir de öldürmeye kalkıyor yılan. Bu sebeple diğer diziler gibi yıllık izlemelerimde sadece Sanskaar&Swara sahnelerini izleyip geçiyorum, çok iyi oluyor çok da güzel oluyor. Lakshya da aptallığına yansın. İnsan biraz nişanlısına güvenir. Ama öyle olsaydı Swara&Sanskaar da olmayacaktı. Karışık işler...

Evet sevgili okur, bir yazımızın sonuna daha geldik... Sen de benim gibi drama ve romantizm seviyorsan bu dizilere bir göz at derim, pişman olmazsın. Kanal 7'nin internet sitesinde üçü de tüm bölümleriyle Türkçe dublaj olarak var. O zaman sonra görüşerik, adieu!

14 Kasım 2023 Salı

Ev Tipi Pixel Art

Hellö hellö. Geçenlerde FNAF filminin çıkmasıyla beraber eskilere gidip beynimin FNAF kısmındaki tozları üfledim. Daha önce de dediğim gibi eskiden korku oyunları oynayamadığım için sadece ilk oyununu ikinci geceye kadar oynayıp kapatmıştım. Hoşuma giden şeylerin lore'unu öğrenmeyi sevdiğim için devam oyunlarını her ne kadar oynamasam da evrene hakimdim. (Purple Guy'cıyız ezelden beri.)

Ama konu bu değil sdfghjkl. Konumuz ilk kez Stardew Valley oynadıktan sonra yaptığım ve FNAF filminden sonra yeniden canlanan fangirl'lüğümün hatırlattığı bir hobim: Pixel art. Pixel art'a genel hatlarıyla bayılan biriyim, canlı renklerinden mi yoksa noktaların birleşerek yüksek çözünürlüklü sanat eserleri oluşturmasından mıdır bilmem hep çekilmişimdir. Şimdi size yaptıklarımı göstereceğim, olur da evde bir şeyler izlerken sıkılır da yapmak istersiniz diye.

Önce Stardew ile başlayalım. Yanlış hatırlamıyorsam Stardew'u ilk kez 2018 yılının sonlarına doğru oynadım. Yani aşağıdakiler yaklaşık dört beş yıllık. Biraz renkleri solmuş, şaftları kaymış olabilir. Pizza da vardı aslında ama onu defterlerimden birine yapıştırdım sanırım.

Shane.

Junimo - Defter alır koyarken şaftı kaydı.

Bu da Joja Cola magnet. Arkasına mıknatıs yapıştırdım.

Yakından bakınca her ne kadar büyü bozulsa da uzaktan mis gibi durduğunu size temin edebilirim sevgili okurlar. Şimdi de yeni yaptıklarıma bakalım, sonra tutorial tarzı bir şeyler yazacağım.

Bonnie ve Stardrop üst üste durdukları için onları bir arada atacağım. Yıldızımız da söndü görüldüğü üzere skjngksjg. Bonnie'ye mavi diyen var, indigo diyen var, mor diyen de var. Benim baktığım Pinterest şablonunda böyle olduğu için bu renk yaptım. Ben bu renge direkt mor derim ama indigo deyince çıkan görsellerdekine de benziyor, kafalar karışık. :S
Chica - Her name was Lola, she was a showgirl ~

Ve geldik benim stratejik hatam yüzünden hilkat garibesine dönen bir adet Golden Freddy'ye. Yamulup yumulmasın diye arkasına iki kat kağıt yapıştırmıştım ama sıvı yapıştırıcı önüne geçmiş olacak ki tövbestağfurullahlık bir şey oldu. Bana sorarsanız FNAF'ın havasına uyduğu için göze o kadar da batmıyor. 
Golden Freddy adının hakkını veriyor jksdkjdsg





Tamam peki nereden başlayalım? Önce kendimize bir şablon bulmamız lazım. Neyin pixel art'ını yapmak istediğimize karar verdikten sonra internette aratıyoruz. Pinterest'i öneririm, aklınızda bir şey olmasa bile hoşunuza gidecek pek çok şablon var.

Yapılacak parçanın renklerini ayarladıktan sonra (kuru boya, keçeli veya mürekkepli kalem) boyuta karar vermek gerekiyor. Ben çok büyük olmasından hoşlanmıyorum o yüzden küçük kareleri olan bir kağıda veya deftere ihtiyaç var. Stardew'u yaptığım zaman tam da istediğim boyutlara sahip kareli not kağıtlarım vardı ama ne yazık ki bitti. O yüzden normal kareli defterin sayfasını cetvelle sakin kalmaya çalışarak çiziyor ve mevcut kareleri daha da küçültüyoruz. 
Şekil 1A


Bu kediyi yapmayı seçtim, yine Pinterest'te buldum. Kenarda yüksekliği vesaire yazıyordu ama yine kendim saydım ve kağıda çarpılar atarak işledim. (Aynısını yapacaklar için 20x11)

Hatlar ortaya çıktıktan sonra çerçeveyi boyadım.
Boyama işlemi de bittikten sonra ben hem daha uzun ömürlü olsun hem de sticker olarak kullanabileyim diye üstünü şeffaf bantla kaplıyorum. En son makas veya falçata yardımıyla kesiyoruz (Falçatayla kesmek çok daha kolay, altına karton gibi kalın bir şey koymayı unutmayın.) ve ta da! Ev tipi pixel art'ımız hazır.

Şeffaf telefon kabının arkasına güzel olur. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.