İnceleme ♥ ASSASSIN'S CREED MIRAGE
/!\ Dikkat: Bu yazı önceki Assassin's Creed oyunları hakkında küçük spoiler içerebilir. /!\
Bir serap gibi geçti...
Ah bu İnanç yok mu, bizi yıllardır sürükleye sürükleye en son Bağdat'a getirmeyi başardı. Kızgın kum ve güneş denince hemen ışınlanıp pozisyonumu aldım ve ara oyun diyebileceğimiz Mirage macerasına başladım. Yüzük parmaklarınız ve kartallarınız hazırsa, buyrun başlayalım.
Nehal
Konumuzu kısaca anlatalım; gözden düşmüş bir babanın oğlu olan Basim sokaklarda diğer kader arkadaşlarıyla yaşamaktadır. Hidden Ones (bkz. AC: Origins) tarafından düzenli olarak iş alan Basim, onlara kendini kanıtlamak için riskli bir görevin peşinden gidecek ve hayatını sonsuza kadar değiştirecektir... Musallatlı olduğumuzu söylemiş miydim?
Cin değildir o, olsa olsa Prince of Persia'nın intikam isteyen ruhudur. Cin olsa duramazsın.
Grafiklere değinmiyorum, sisteminize göre kalitesi artıp azalabiliyor çünkü. Ben mid/high aralığında bir yerlerde oynuyorum ve her zamanki gibi nefes kesen manzaralara rastlamak mümkün. İki yüz saat Origins'e gömünce tekrar kullanılan assetler de gözümden kaçmadı değil. (İşte bunlar hep AC:O hasreti...) Fakat performansta sıkıntılar var, arada takılmalar ve donmalar oluyor. Benden kaynaklı mı yoksa iyi optimize edilmediği için mi bilmiyorum. Bunun dışında dövüş sistemi de biraz hantal, gerçekçi olalım derken bana yine ilk oyundaki gibi sinir krizi geçirtecekler, belli.
Eğer bu ilk AC oyununuz olacaksa önceki oyunlara, özellikle de Origins'e arada dokundurmalar yapıyor Mirage. Bakınız ben spoiler vermiyorum, oyun veriyor ayol. Ha çok mu önemli? Bence değil. Hevesinizi kaçırmak yerine diğer oyunları da oynamanız için kamçılayıcı nitelikte.
Biliyorum bacım, oradaydım.
Şimdi gelelim Mirage'ın neyi iyi yapıp yapmadığına. Bu 3A oyun şirketleri beni cidden bitirecek. O kadar kreatif takımınız var, kaynağınız var, dönüp dolaşıp aynı sıkıcılıkta sığ hikayeler yazmayı nasıl becerebiliyorsunuz? Gerçi Ubisoft'tan ayrılan bir ekibin Expedition 33 gibi derin bir hikayeye sahip oyun yaptığını göz önünde bulundurursak sıkıntı bu şirketlerin aç gözlü yöneticilerinde. Her AC oyununun konusu birbirine benzer ve hiç ilgi çekmiyor. Beni Mirage oynamaya iten tek şey şu cinin olayını merak etmemdi. Sıradanlık ve hikaye tekrarı konusunda NFS ve AC kapışır.
Yiğidi öldür hakkını yeme: Müzikler. Ah o müzikler yok mu, AC hikayeleri ne kadar banalsa müzikleri de her seferinde bir o kadar kaliteli ve tüyler ürpertici oluyor. Mirage soundtrack sınıfından benden iyi puan aldı. Benim için zirve Origins soundtrack'idir, ama bu da bayağı iyiydi.
Dünyası. Yazının başında da belirttiğim gibi özellikle son AC oyunlarının dünyaları insanı keşfetmeye iten, görsel olarak tatmin eden ve saatlerce gezinerek tadını çıkarmak isteyeceğiniz cinsten. Shadows'tan önce ara oyun niteliğinde çıktığı için her ne kadar çok büyük bir dünyası olmasa da Bağdat ve civar şehirler keşfetmeye değer. Yine npc'lerin günlük hayatlarını devam ettirmeleri özellikle çarşı-pazar kısımlarında oyuna adeta can vermiş. Bir de çöllerde ifrit kıyafetimle gezinirken yine eskilere daldım, Mısır'da dolanıyor gibi hissettim. Kostüm tasarımları da yine muhteşemdi. Görsellik açısından AC hiç sıkıntı çekmiyor, bu kadar pahalı olmasalar tüm kostümleri alırdım.
İfrit olabilirim ama havalıyım
Bunların dışında ilk oyuna benzeteceğiz diye hantal ve kanser eden dövüş mekaniklerine katlanmak, sırf etrafınızdaki muhafızların dikkatini dağıtmak için satıcıya/müzisyene vermek zorunda olduğunuz tokenler için boş yan görevlere gitmek zorunda kalmak, ellinci defa yankesicilik yapmaya çalışırken bir türlü denk getirememek, skill ağacında kıçı kırık bir özellik açmak için 3 (yazıyla ÜÇ) puan istemesi ve bunun için level atlamak zorunda kalmak; puan başına level atlamak için boş beleş sıkıcı yan görevleri yapmak zorunda kalmak (herhalde yan görevlerin sıkıcı olduğunu anlamışsınızdır) gibi birtakım oyunun tadını kaçıran şeyleri de söylemeden geçmeyelim. Basim'e gelirsek pek anlatacak bir şeyim yok, Basim işte. Bildiğim kadarıyla Valhalla'da cameo yapıyor ama daha Valhalla'ya başlamadım. E, o da artık bir sonraki yazıya.
Kısacası Assassin's Creed Mirage, legodan yapılmış life-size Bugatti gibi. Dışı güzel ama içine binip sürmeye çalışınca gitmiyor. Yine de bitireceğim, o ayrı. Ayrıca "Ubisoft batıyor ehehe bizi dinlemezseniz böyle olur!11!!" deyip de AC Shadows çıktığı gün satış rekoru kırdırtan şahıslara da diyecek şey bulamıyorum, güzel kafa. Kendi adıma konuşursam bir süre hiçbir Ubisoft oyununu almayacağım. Pek ümidim yok ama belki bir gün çalışanlarına gereken özgürlüğü verirler de "Vay anasını..." diyeceğimiz AC hikayeleri çıkar. Ben kaçar Kardeşlik, aydınlıkta çok durdum.


Yorumlar
Yorum Gönder