Belgesel izlemeyi seven bir insanım, ama öyle hepimizin "belgesel" denince aklına gelen National Geographic tarzı belgeselleri değil. Onları çocukken zamanında çok izledim, hala yaptıkları bazı yapımlar hoşuma gidiyor orası ayrı, (2021'de başlattıkları Mısır serisi gibi, tam da benim AC: Origins oynama zamanlarıma denk gelmişti. ( ͡° ͜ʖ ͡°)) benim bahsettiklerim genelde Youtube'da yayınlanan ve çoğunlukla Asya ülkelerinde olup bitenlerle alakalı olanlar. Neden derseniz, sanırım şu "romantikleştirme" hastalığına ben de yakalanmış olabilirim. Ders çalışmayı romantize et, depresyonu romantize et, ne bileyim kültürleri romantize et gibi. Tabii davulun sesi uzaktan hoş gelir. En son izlediğim belgesellerden biri Güney Kore'de düşük gelirli insanların yaşamak zorunda olduğu goshiwonlara değiniyordu. Yazının en sonunda belgeseli bulabilirsiniz. Haydi biraz goshiwon (Veya gosiwon.) neymiş göz atalım.
Üniversite öğrencilerinin de tercih edebildiği gibi, düşük gelirli insanlar da Goshiwonlarda yaşamayı seçiyor. (image credit to Korea Times )
Goshiwonlar, kısaca bir insanın yaşaması için temel gereçleri bulunduran küçük odalardır denebilir. Bazılarının içinde kendine ait banyosu olabilirken, mutfak ve banyo gibi alanlar çoğunlukla ortaklaşa kullanılır. Başlangıçta öğrenciler için "apart" şeklinde düşünülmüşse de, goshiwonlar zamanla daha genel bir kesimin barınma ihtiyacını karşılar olmuş. Seoul Inspired'a göre, goshiwonlar kısıtlı bütçeyle seyahat eden turistler için de güzel bir seçenek.
Korea Times'a göre tanımı: Goshiwon, Güney Kore'de ilk olarak 1970'lerin sonunda çoğunlukla Seul'deki üniversitelerin civarında ortaya çıkmış kendine has bir "yurt tipi" tek kişilik barınma yeridir. Bu tesisler avukat veya üst düzey hükümet yetkilisi olmak için devlet tarafından yapılan sınavlara hazırlanan öğrencilere boyutları 3 ila 6 metrekare olarak değişen ucuz konaklama imkanı sunmuştur.
Bana kalırsa Seoul Inspired biraz hayal dünyasında yaşayarak goshiwonları övmeye çalışıyor, "Bak ucuz işte, mis gibi ne güzel, ne duruyorsun sen de Goshiwonlarda yaşa!" gibi bir durum söz konusu. En azından ben makalelerini okurken böyle hissettim. "Evler neden bu kadar pahalı aga, bu insanlar neden ev sahibi olamıyor?" sorusunu cevaplayacaklarına bir güzelleme peşindeler. (Allah Allah, tanıdık geldi.)
Bence de goshiwonlar öğrenci odaklı olarak güzel bir proje. Adam zaten günün çoğunu okulda geçirecek, dersten sonra ya arkadaşlarıyla gezecek ya da yine Güney Kore'de oldukça yaygın olan çalışma kafelerinden birine gidip orada takılacak. Gün bittiğinde goshiwonuna gelip güzelce belki yemeğini yiyecek, belki biraz film izleyecek sonra da uyuyacak. Fakat sürekli orada yaşama zorunluluğu olan insanlar için bence goshiwonlar oldukça boğucu, kasvetli ve kısıtlayıcılar...
Goshiwonların yapı malzemesi çoğunlukla ahşap ve alçıpanlardır. Bu da haliyle mahremiyetin sıfıra yakın olması demek. Yan odada -hatta belki de birkaç oda ötede- kalan komşularınızın seslerini kendi odanızdaymış gibi duyabilmeniz işten bile değil. Yangın tehlikesinin yüksek olduğunu da söylemek lazım, Kasım 2018'de Seul'ün Jongno bölgesinde çıkan bir yangında genç bir adam hayatını kaybetmiş. Babası yapılan bir röportajda oğlunun yaklaşık sekiz yıldır Seul'de yaşadığını ve yeterince para biriktirdikten sonra bir apartmana taşınacağını fakat bunun maalesef gerçekleşemediğini söylemiş.
2020'de yazılan bir makaleye göre Seul Büyükşehir Belediyesi goshiwonlar için belli standartlar getirmeye başlamış. Örneğin her odanın en az 7 metrekare, banyolu odalarınsa 10 metrekare olması şartı konmuş. Kiralara gelirsek ortalama 50.000 Won olduğunu söyleyebiliriz. Ortalama Güney Kore maaşına baktığımda 3.890.000 Won olduğunu gördüm, ortalama düşük gelir ise 2021 yılına göre 914.000 Won'muş. 2023 yılında saatlik olarak en düşük maaşı 9.620 Won'a yükseltmişler, tabii ki kim ne kadar kaç saat çalışıyor bilemiyorum. Her insanın düzenli bir işi olmadığını da düşünürsek ortalama rakamlarla gitmemiz gerekiyor. Fiyat karşılaştırması için bir somun beyaz ekmeğin (933 Won) ve 150 gr etin (6.541 Won) fiyatına da baktım. Goshiwonların büyük bir çoğunluğunun Seul'de olduğunu göz önünde bulundurarak bir de Seul kiralarına bakalım. 2023 verilerine göre 674.400 Won ile 1.348.800 Won arasında kiralar oynuyor.
Gördüğünüz üzere goshiwonlar Seul'de yaşamak isteyen veya zorunda olan insanlar için adeta imdada koşuyor. İyi bir iş bulup kendini geliştirip eve çıkanlar için güzel geçici bir çözüm olsa da, yaşlılar, engelliler ve gerek eğitim, gerek yetiştiriliş tarzı, gerekse çevresi yüzünden tam potansiyeline ulaşamamış, bir nevi "sıkışmış" ve ilerleyemeyen insanlar için boğucu bir seçenek. Evsiz kalmaktan iyidir tabii ama, aynı deyimin de dediği gibi, duvarlar insanın üstüne üstüne geliyor.
/!\ Dikkat Spoiler Çıkabilir /!\ Sevgili okur, yazımın sonunda oyunda kullandığım modları bulabilirsin. Hot girls don't gatekeep. ;) Herkese selam! Dragon Age'e bulaşma faslım Inquisition ile başlamıştı. Önceki incelemelerimden birinde oyunları içindeki karakterler için almanın benim için anormal bir şey olmadığını söylemiştim, DA:I ile tanışmam da Cullen sayesinde olmuştu. Sonra aradan zaman geçti, araya başka oyunlar, okul vs. girdi ve DA:I'nin yavaş temposu beni biraz sıktı. İttire kaktıra giden Inquisition serüvenim karantina zamanında Assassin's Creed Origins ile tanışmamla beraber sona ermiş gözüküyordu. Gel zaman git zaman hazır oyundaki çoğu şeyi de unutmuşken baştan başlamaya karar verdim, fakat önce ilk iki oyunu bitirmem gerekiyordu. İşte böylece DAO'ya bulaşmış oldum. Kendisi eski bir oyun olduğu için çok sıkıntılı. Eğer grafikleri mid-low aralığında ayarlamazsanız oyun sürekli crash yiyor. Grafikleri düşürdüğünüzde de güvende olduğunuzu sanmayın, rast...
Eveeet, herkese merhaba. Aslında bu yazıyı yaklaşık bir buçuk ay önce yazmam gerekiyordu ama ha şimdi ha yarın derken öteledikçe öteledim ve bugüne kaldı. Neyse, kısaca özet geçmem gerekirse artık hatırlayamadığım bir tarihte (XD) eve gitmeden önce "dur şurada oturayım da bir ders çalışayım" demiştim. Hava güzeldi, daha soğumaya başlamamıştı. Akşamüstü güneşi yeşillik alanları güzelce aydınlatıyor, insanlar hastanenin bahçesindeki banklarda sohbet ediyor ve kuşlar da cıvıldıyordu. Bana bazen yoğun bir şekilde ders çalışma isteği gelir; çantamdaki her şeyi masanın/sıranın üstüne çıkarır kendime ortam yaparım. O gün de açtım telefondan müziği ve başladım ardıl çeviri çalışmaya... Dersimin bu kitabında ardıl çeviri için not alma teknikleri var. İnanın bana diğer sözlü diller yetmezmiş gibi bir de başıma "sembol" dili çıktı. Kendi sembollerinizi kendiniz oluşturuyorsunuz veya hazırda olan sembollerden kullanıyorsunuz. Misal, bir kare "ülke" anlamına g...
Haro everynyan! Ne zamandır aklımda olan bir serinin ilk yazısını resmen yazmış bulunmaktayım. Beklediğim oyunların (varsa) demolarını oynayıp tanıtacağım bu serideki ilk oyunumuz, 2022'de Itch.io gezilerimden birinde denk geldiğim Rotten Raccoons stüdyosuna ait büyük bir heyecanla beklediğim Obscura. Rotten Raccoons'u daha öncesinde sanat stilini aşırı beğendiğim kısacık, parodi tadıyla yapılmış bir oyunuyla tanımıştım. O kadar iyiydi ki resmen tadı damağımda kaldı. (İsmi F lamebait Dating Sim Developing Games and Feelings.) Dileyenler zaman verebilir, gayet keyifliydi. İlk demoyu oynadığımda en soldaki beyefendi yoktu, diğerlerini pek hatırlamamakla beraber platin saçlı rahibimiz Cirrus'un route'unu oynamıştım. Sanırım Cirrus ve Keir olarak sadece iki kişinin route'u vardı. Önce bir Itch.io'daki bilgilerle giriş yapalım, daha sonra da yeni demoyu oynadıktan sonraki düşüncelerimi aktarayım. (Çeviriler bana ait.) /!\ Dikkat Spoiler Çıkabilir /!\ GİRİŞ "Bi...
Bugünkü blog yazısı biraz kişisel olacak -ve uzun-. Hem artık bu "korku"dan sıyrılmak hem de benim gibi düşünen insanlar varsa onları da casaretlendirmek için yazıyorum bu yazıyı. Her insanın özel bir ilgi alanı; merak ettiği ve bakmaktan, sevmekten zevk aldığı bir şeyler mutlaka vardır. Kimisi için bu resim çizmektir, kimisi için mitolojilerdir, kimisi için arabalardır. Çoğu zaman bu tutkularımız hakkında "her şeyi" bilmediğimiz için insanlara bu ilgimizi açmaktan ve hakkında konuşmaktan çekiniriz. En azından ben öyleydim. Bunun artık değişmesi gerektiğine karar verdim ve değiştiriyorum da. Kısa bir yolculuk olmadı; öyle bir gecede karar vermedim (verilebilir aslında ama benim gel-gitli karakterim yüzünden bu süreç sancılı oluyor). Dedim ki kendime; bu tutkularını saklayarak yalnızca kendine zarar vereceksin, insanlar ne der ne düşünür diye sevdiğin şeyleri kucaklayamayacaksın; hatta hakkında iki çift laf edemeyeceksin. Bu böyle gitmez, gitmemeli de. Burada her t...
Alman, yenur omega 5. Merhaba sevgili oyun ve görsel roman severler. Dün yine Steam'de gezinirken Love & Country gözüme çarptı ve demosunu oynamak istedim. Oyun tam sürüm olarak çıkmış durumda, aşağıya mağaza linkini bırakacağım. Love & Country'de 1. Dünya Savaşı sırasında Fransızlara casusluk yapan bir Amerikan kız (Lillian) olarak oynuyoruz. Neden? Ne neden? Nedenini boş verin, casusluk bahane beyler şahane. İki adet LI'miz bulunmakta. Bunlardan biri ekip arkadaşımız Fığansız Emile ve Aleman Anton. Emile "tall dark handsome" tanımına uyarken Anton da tam bir aryan- neyse... Öhöhöhöhöm ne diyordum, evet. Kızımız kadınlığını kullanarak işine yarayacak bilgiler edinmeye çalışadursun ben de size oyunda daha önceki VN'lerde görmediğim ama hoşuma giden bir şeyden bahsedeyim. Oyun farklı ülkelerde geçtiği için (Şimdilik sadece Fransa ve Almanya'yı gördüm.) haliyle karakterler oranın diliyle konuşuyor ve bu oyuna da yansıtılmış. Fransızca veya Almanca...
Yorumlar
Yorum Gönder