Cilt Bakım Rutinim
Herkese selam! 2024'ün sonlarında yavaş yavaş cildim için sadece su+sabun+nemlendirici üçlemesinin haricinde ekstra adımlar ekleme vaktimin geldiğine karar vermiştim. Yaklaşık üç aydır serum kullanıyor, daha önce denemediğim nemlendiricileri deniyorum. Rutinimde değişmeyen tek şey sabunum, ona da değineceğim. Bunlar benim cildime iyi gelen şeyler, size iyi gelmeyebilir veya hiç etki etmeyebilir. Yine de fikir olması açısından paylaşmak istedim. Bu arada, sponsorlu bir yazı değil. Sıkıldım ve içimde yazma isteği doğdu ne yapsam diye düşünürken aklımda olan bu yazıyı hayata geçireyim dedim. O zaman başlayalım!
Önce ipek kese ve Dove sabunlarının herhangi bir çeşidiyle yüzümü güzelce yıkıyorum. Şu anda Dove Pink olanını kullanıyorum ama favorim sade olanı. Salatalıklı olan da fena değil, micellar olan çok kötü kokuyor ama işe yarıyor. Benim gibi yağlı olmasına rağmen kuruyan bir cildiniz varsa bu sabun size iyi gelebilir.
Sıra geldi serumlara. İlk defa serum kullandığım için derinlemesine araştırma yapmadım, işimi görsün yeter dedim. C vitaminin cilde iyi geldiğini zaten biliyordum e bir de ilk kırışan yerler olan göz kenarlarını da unutmamak gerektiği için bir de göz çevresi serumu aldım. Retinol metinol şimdilik uzak duruyorum, Besame markasına ait bu serumlardan şimdilik memnunum. C serumu ciltteki lekeleri gidermeye ve cildi aydınlık göstermeye yardımcı oluyor, göz çevresi serumunda ise provitamin B5 ve hidrolize kolajen var, nemlendirip kırışıklıkları önlemede destek oluyor.
Şimdi gerçekçi olalım, ömrü vefa eden her insan kırış kırış olup buruşacak, bundan kaçış yok. Ama ne kadar geciktirebilir ve hafifletebilirsek o kadar iyi, ben de engelleme değil de geciktirme ve kontrol altına alarak güzel yaşlanma taktiği olarak uyguluyorum bunları.
Serumların etkilerine gelirsek cildimde bir aydınlanma fark ettim evet, pürüzleri de hafifletti, arada artan kızarıklıkları yatıştırdı ama bir sürdüm wooww dümdüz oldu cildim diye bir şey yok, olamaz da zaten. Bunlar hep sahte sosyal medyanın dayatması. Göz serumu ise gerçekten göz çevresini nemlendirip yumuşatıyor, daha aydınlık bir görünüm sağlıyor. Ayrıca göz serumunu göz kapaklarıma da sürüyorum. Bunlar bitince aynı markadan mı devam ederim başka bir şey mi denerim bilmiyorum, keyfime göre.
Serumlarımı uyguladıktan ve biraz emilmesini bekledikten sonra jade roller ile yüzüme masaj yapıyorum. Gua sha'yı pek kullandığım söylenemez, yüzde kayması için bol krem veya serumla kullanmak gerekiyor ama ürün israf oluyor gibi hissettiğim için sadece bir kere yaptım, sonra da kullanmadım. Yine de dursun, belki sırf masaj için bir yağ alabilirim.
Şimdi geldik nemlendiricilere. Son bir iki senedir jel formunda yağsız kremlere takmış durumdayım. Üstteki Garnier'i daha yeni aldım, ondan önce Neutrogena Soothing Clear kullanıyordum. Hala kullanıyorum aslında, ama gül jel kremi daha çok beğendim. Güzel kokuyor, cildimi yumuşacık yapıyor. Yüzümü yağlandırmıyor demek isterdim ama bu imkansız, sadece normal kremlere göre bu yağsız jeller *hemen* yağlandırmıyor diyelim. 7/10 veriyorum.
Neutrogena'dan indirimdeyken iki adet almıştım, biri bitti. Bunu da daha yeni açtım. İçinde zerdeçal var ve buram buram kokuyor, sevmiyorsanız tavsiye etmem. İçinde zerdeçal olduğu için cildiniz hassasken (mesela kaş-bıyık aldınız) sürmenizi önermiyorum, yakıyor. Sivilceye yatkın ciltler için uygun olduğunu söylüyor kendisi. Ben bir iki sivilce ufaktan baş vermeye başladığında üzerine sürüyorum, faydası oluyor.
Evet, böylece cilt bakımımı tamamlamış oluyorum fakat gizli bir aktör daha var, Bim'de görüp aldığım hyalüron içeren bir göz altı serumu bu, hem de metal bilyeli. Buz dolabında saklıyorum, gece uyumadan önce göz çevreme sürüyorum buz gibi, mis. C vitaminli olanı da vardı, onu neden almadım bilmiyorum, arada mallığım tutuyor böyle.
Kendisi bir gece önce çok geç yatıp uykusuz kaldığımda da kullandığım bir serum. O şişliği indiriyor ve göz çevremi nemlendiriyor. İşe yarayıp yaramadıklarını yıllar gösterecek de olsa biz bir şeyler yapmaya başlayalım da, temel olsun. Bir şeyleri kısa ve öz tutma taraftarıyım yoksa ipin ucu kaçabiliyor. Kırmızı ışıklar, sayısız maskeler, kimyasal peelingler, haplar, kürler, kremler, losyonlar derken insan kafayı yer. İnsanoğlu dediğin kusurludur ve bizi gerçek ve yaşayan canlılar yapan da bu kusurlardır. Kendinize iyi bakın ama abartmayın, manyak olursunuz valla bak. Nasihatimi de verdikten sonra gidiyorum, bir sonraki yazıda görüşmek üzere ey ölümlüler.









Yorumlar
Yorum Gönder